KARATE-DO NEDİR
Karate, kısaca silahsız savunma sanatı olarak tanımlanabilir. Vücudun tüm parçalarının etkin bir şekilde kullanıldığı dinamik atak ve blok tekniklerinden oluşur. “Karate” kelimesi, boşluk anlamına gelen “kara” ve el anlamına gelen “te” karakterlerinden oluşur ve “boş el” anlamına gelir. Yol anlamına gelen “do” eki, karate’nin, bir savunma sanatından çok bir yaşam yolu (tarzı) olduğunu belirtir. Karate bir yaşam tarzı, Karate bir hayat felsefesi, Karate bir savunma sanatıdır.
KARATE’NİN TABANINDA YATAN PRENSİPLER
Karate tekniklerinin tatbikinde görülen inanılmaz hız ve gücün, uzun süre gizem ve sırlar altında saklanan occult (bir çeşit büyü) bilgilerinden kaynaklandığı sanılmıştır. Ancak incelendiğinde Karate tekniklerinin temelinde bulunan ve onları yöneten bilimsel prensipler görülür ve ispatlanır. Yine aynı şekilde yıldırım hızıyla tatbik edilen saldırı ve kontra (karşı) saldırıyı tekleştiren reaksiyonlar da psikolojik prensiplerin uygulanmasıyla anlaşılabilirler. Çok yüksek bir seviyede diğer kişinin niyetlendiği hareketi sezmek ya da hissetmek (bilimsel açıdan) mümkündür ve hayvanlarda faal olan bu güdü insanlarda bastırılmış durumdadır.
KARATE’NİN DEVRELERİ
Tabi seçimin gidişatına uygun olarak hayat devamlı ve yavaşça değişir, devreler halinde gelişir ve bizi durmadan değişen çevremize uyarak daha etkili davranma biçimlerini (fonksiyon) benimsemek zorunda bırakır. Kaplan gibi güzel, köpekbalığı gibi mükemmel yapıda yaratıkların halihazırdaki formlarına ulaşabilmeleri milyonlarca yıl almıştır. Bu sürekli değişim ve gelişim metodu insanın da el attığı devamlı bir süreçtir. Örneğin insanoğlunun uçuş hakkındaki düşüncelerini kaba saba tahta çerçevelerden günümüzün hassas ve gelişmiş uçağına tatbik etmesi 50 yıla mal olmuştur.
Ne şekilde gelişirsek gelişelim daha ince (rafine) hale geliriz ve detaya daha fazla önem veririz. Karate de şimdiki durumuna gelene kadar sürekli değişim göstermiştir. Yüzyıllar boyu vücudun azami enerji verebilecek duruma gelmesini sağlamak için durmadan değiştirilmiş yenilenmiştir. Mükemmel form için süregelen arayış Karate’ye özünü sağlayan bir süzülmüş hareket güzelliği ve uyumu ortaya çıkarmıştır. Karate-Do’nun dövüş etmesini öğrettiğini söylemek gerçeği çarpıtmak olur. Temel eğitimde sürekli olarak yapılan karşılaşmalar (Kumite) karateye has bir özellik olan Kime’nin kuvvetlenmesine yol açar. Karate-Do tekniklerinin özü Kime olduğundan, Kime olmadan tatbik edilen teknikler sadece gerçeğin taklit edilmesinden ibaret kalır. Karate tekniklerinin durmadan çalışılması bedeni ve bilhassa kas ve kemik sistemlerinin çalışma şeklini değiştirir. Kademeli olarak beden o denli yüksek seviyede koordine bir yapı (strüktür) halini alır ki ani bir enerji patlaması ile müthiş bir güç yaratabilecek hale gelir. Bu Kime’dir.
KİME
İnsan Kime’yi (fokus – bir noktaya toplama) kontrol ettiği takdirde gücü tek bir noktada boşaltabilir. Örneğin yumruk atarken toplanan güç vuruş noktasına da boşaltılabilir, vücut içindeki bir noktaya da. Ama bu ikincisi yıkıcı güç meydana getirir. Meridyenler arasında enerjinin haretketi ve hayati noktaların birbiri ile olan bağlantıları sonucu belirli hareketler belirli organları tahrik ederler. Inter alia, yani nefes verirken başı yukarı kaldırmak beyni tahrik eder ve örneğin çocuklar için çok iyidir. Bu sebepten Japonya’da Karate çalışan pek çok çocuk vardır. Başın yukarı itilmesi otomatik hale geldiği zaman bu olay omurilkte sağlıklı bir titreşim meydana getirir ve sinirleri uyarır. Eğer aynı anda hara kullanılırsa o zaman ruhsal enerji meydana getirilmiş olur ki bu da kadınlar ve yaşlılar için çok faydalıdır. Kadınlar tabii olarak çok kuvvetli hara sahibidirler ancak hayat seviyesi yükseldikçe insanlar yeme içme peşine düşüp bedenlerini ihmal etmeye başlarlar. Asıl bu zamanda hara kontrolu daha fazla önem kazanır zira ancak bu kontrolle vücut ve zihin kontrolu sağlanabilir.
Karate’nin tarihine uzanmadan genellikle gözden kaçan bir hususa değinmek gerekir. Karate tarihi 4000 küsür yıl önce ve sağlık için gerekli bir seri hareketler olarak başladı. Daha sonra bunların dövüşe tatbik edilebilecekleri farkedildi. Diğer bütün dövüş sporları hayatlarına dövüş teknikleri olarak başlamışlardır. Karate sağlık sağlamak için yapılan tabii hareketlerden başlayan tek spordur.Fokus belirli bir teknik hedefi ile teması sağladığı anda vücudun tüm enerjisinin konstrasyonu demektir. Enerjinin konstrasyonu, tam doğru zamanda belirli kasların gerilip büzülmeleri ve teknik tamamlanırken ciğerlerden hava boşaltılması olayının birleştirilmesi ile sağlanır. Eğer tamamlanan tekniğin tansiyonu ölçülebilecek uzunluktaki bir zaman dilimi boyunca sürüyorsa Kime serbest kalamaz (boşalamaz) zira Kime yapılan tekniğin hızı ile ortaya çıkar. Karate hareketleri kuvveti hıza çevirir. Böylece vuruş yapan (yumruk atan) yumruk giderek hız kazanır ve hedefe maksimum hızla vurur. Eğer tam bu anda tüm kaslar gerilip fokus edilebilirse vücudun bütün kuvveti hızdan güce dönüştürülür ve Kime elde edilir. Herkes belirli bir güç ve hızla yumruk ya da tekme atabilir ve bunun için vücudun ağırlığı ile ayağın ileri atılma gücünü kullanabilir. Bu tip kuvvet herkesin sahip olduğu ve günlük durumlarda kullandığı kuvvettir ve insandan insana fiziksel durumlarına göre değişir. Ancak tüm karate tekniklerinde kullanılan kuvvet, kas gerilip büzülmesinden elde edilir ve bu sebepten de vücut ağırlığı ve ebadı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Küçük veya büyük herkeste fenomenal güç mevcuttur. Ancak bunun için bedenin doğru biçimde kullanılmasının öğrenilmesi gerekir.
Doğru kullanıldığı takdirde herhangi bir teknik tatbik edilirken, vücudun azami verimi sağlayabilmesine imkan tanıyan bir noktaya gelmek mümkündür. Bunu insanın azami verim hakkındaki düşünceleri ile karıştırmamak gerekir zira bu tahmin teorik sınırın çok altındadır.
Değişik hareketler yapılırken bütün kas gruplarının gerilip büzülmelerinde maksimuma varabilmek için rahat bir elastikiyete gerek duyulur. Bir uzvu çekmek için büzülen bir kasın hareket ettiği mesafe ne kadar büyükse hız o kadar büyük olacak ve tabi bu, tekinğin gücünü de o denli arttıracaktır. Eğer bir noktada meydana getirilen enerji bir diğer noktaya nakledilecekse ya da bir başka yerdeki enerji ile birleştirilecekse koordinasyon çok önemlidir.
Kime’yi izah edebilmek için bedendeki gizli enerji güneş ışığınınki ile mukayese edilebilir. Bir mercek kullanılmak suretiyle ışın bir noktada toplanabilirse kağıt, tahta hatta belki metal yakabilecek duruma erişir. Aynı ışının bu noktadan önce ve sonra ise pek az gücü vardır
FİZYOLOJİK YÖNLERİ
İnsan bedeni bir makineye benzetilebilir. Aynen bir makine gibi bir noktadan tatbik edilen güç bir başka noktada reaksiyon yaratır. İnsan bedenindeki kol ve bacaklar makinenin hareketli kısımları, kaslar motorudur. Motorlar enerjinin şekil değiştirmesiyle çalışırlar. Örneğin kontrollü bir patlama sağlanarak hareketli aksamın dönüşü temin edilen içten yanmalı motorlar gibi, insan kasları da içlerinde meydana gelen kimyasal reaksiyonlar sonucu büzülürler. Bir motor en ideal şartlar altında – iyi bir oksijen kaynağı ve yüksek kalitede bir yakıtla – nasıl en iyi performansını verebilirse kaslar için de aynı şey geçerlidir. Vücut havayı içine aldığı zaman kaslar gevşer ve vücut aniden havayı dışarı verince büzülürler. El ve ayakların faaliyet gösterme hızları direkt olarak kasların büzülme hızlarına bağlı olduğundan bu tekniğin önemli kısımlarından biri doğru nefes almaktır. Karate’de hız çok önemlidir zira herhangi bir teknik sonucu yaratılacak güç, el ve ayağın hedefle temas hızının karesidir. Bu hızın iki misline çıkarılması gücü dört misline çıkaracaktır.
Güç = Kütle * Hızlanma²
Karate-Do çalışmasında sonsuz efor sarfı gerektiği için sıkılma ve bıkma görülebilir. Ancak öğrenci kalbini ilk Karate’ye başladığı anda hissetiği zevk ve heyecanla dolu tutarak kendi kendine karşı verdiği bu savaşı kazanabilir ve devamını böyle sağlayabilir. İlk veya ikinci dereceye varmış bazı öğrenciler bu yerlerde sıkılıp çalışmaktan vazgeçerler ve bu durumda ne Karate’nin içindeki anlamı kavramış ne de onun gerçek faydalarını görmüş olurlar. Sıkı çalışın ve bezginlik, bıkkınlık, yenilgi, tembellik gibi duyguları yenin; ancak o zaman gerçek hasmınızı, yani kendinizi yenmesini öğrenebilirsiniz.
PSİKOLOJİK YÖNLERİ
Sözel, fiziksel ya da zihinsel olarak iki ya da daha fazla kişi arasında temas sağlayan tüm rekabete dayalı oyun ve sporlar önemli ölçüde psikolojik faktörlere dayanırlar. Çoğu kere psikolojik olarak kuvvetli olan taraf fiziksel zayıflığı olsa dahi kazanır.
Form (Kata) ve değişik karşılaşma biçimleri (Kumite) çalışması ile atbaşı gidecek bir temel Kihon teknikleri çalışması tabii ve sistematik bir psikolojik kondisyon sağlayacaktır.
Bu durum iki Japon kavramı ile kısaca izah edilebilir: Mizu No Kokoro – der ki bir dövüşte bir hasımla karşılaşıldığı zaman zihin, durgun bir gölün haraketsiz suyu kadar sakin olmalıdır ki hasmın fiziksel ve psikolojik hareketlerine tepkiler ani, hassas ve otomatik olsun. Tsuki No Kokoro ise ay nasıl kendi sahası içindeki her şeyin üzerine ışırsa, kişinin de hasmının iktidarının toplamının (yani yeterliliklerinin tümünün) sürekli farkında olması (teyakkuz) gereğinin üzerinde durur.
FİZİK PRENSİPLERİ
Eğer kasların meydana getirdiği kuvvet gerekli biçimde kullanılmazsa kaslar kontrol edilse de pek faydalı olamazlar. Örneğin Gyaku-zuki yaparken sağ bacakla yere doğru itme hareketi ile sağlanan güç, sağ yumruğa kanalize edilmediği takdirde boşa gidecektir. Bu sebepten sağ kalça sağ bacak iter itmez döndürülür ve itiş gücü dönüş gücüne çevrilir. Kalçada toplanan bu iki güç kaynağı yani kalçanın kendi dönüşünün gücü ve bacağın itişinin dönüşe çevrilen gücü ve bel kemiğini (omurgayı) döndürerek bu birleşik gücü omuzlara transfer eder. Sırt kasları ile bedenin sağ tarafındaki latismus dorsi kalçadaki gücü omuzlara sevkeder. Sağ kol kaslarının büzülmesi ile üçüncü bir güç kaynağı sağlanır ve sağ kol bu güçlerle yumruk atarken tekrar kalçaya çekilen sol kol dördüncü gücün kaynağını oluşturur.
DURUŞLAR (AYAK POZİSYONLARI)
Zenkutsu-dachi’de çalışırken uzun ve alçak duruşla eğitim çok önemlidir. Bedenin bu pozisyonda tutulabilmesi için çok fazla enerjiye gerek duyar. Bu sebepten de otomatikman bacaklar kuvvetlenir. Bu tip bir duruştan süratli hareketler meydana getirmek çok güçtür fakat hareket etmek için birçok kere çaba sarfederek çalışmak suretiyle daha yüksek ve kısa duruşlarda daha süratli ve kuvvetli olabiliriz. Her zaman güç yolu seçmeliyiz. Bu hem disiplin açısından faydalıdır hem de beden ve karakter eğitimi için gereklidir. Kolaya kaçmak karakter için iyi değildir. Alçak bir Zenkutsu duruşundan hareket ederken çabucak mideyi yukarı itmek gerekir. Bu bel kemiğinin (bel kısmımızdaki 5 adet omur bölgesi) lumbar bölgesini gerer ve önemli bir elastikiyet (fleksibilite) sağlar. Bir çok yoga egzersizinde olanlara benzer. Ayrıca arkadaki ayağının bileğinin çok bükülmüş olması gerekir. Bu şekilde ayak içindeki hayati bir nokta tahrik edilerek vücudun gevşek (rölaks) olması sağlanır. Bu şekilde diğer duruşlar üzerinde de derin derin çalışmalar yapmak çok önemlidir zira her birinin faydalı etkileri vardır. Her zaman akılda tutulmalıdır ki bu etkiler sadece fiziksel değildir ve kolay yoldan çalışma yapmak hiçbir sonuç vermez. Eğitimi her zaman zor olmalıdır.
TEKNİĞİN ÖNEMLİ YÖNLERİ
Bir tekniğin ilk defa tatbikinden önce vücut gevşek (relaks), ciğerler hava ile doldurulmuş ve zihin sakin olmalıdır. Teknik yapılırken hava kuvvetle dışarı çıkarılmalı, aynı anda hara ve o hareket için gerekli vücut kasları kuvvetle gerilmelidir. Başın tepesi yukarı itilmeli ve zihin tamamen o harekete yoğunlaştırılmalıdır. Her hareketin yapılışı esnasında zihin, irade ve beden uyumu sağlanmalıdır.
Başın tepesinin yukarı itilmesi ters yönde bir reaksiyon meydana getirecek ve omurilikten vücudun diğer bölümlerine geçecektir. Bu yolla vücudun hayati noktalarından bazıları uyarılacak ve aynen shiatsu veya akapunkturunkine benzer faydalar temin edilecektir.
Her tekniğin gereği gibi yapılması ile sağlık kazanılır. Bu sadece o çalışmanın atletik yapısından sağlanan sağlık değil, daha çok (ve daha derin anlamda) hayati noktaların uyarılması sonucu kaslar, mafsallar, kemikler ve iç organlar üzerindeki etki sonucu meydana gelecek sağlıktır. Her teknik doğru yapıldığı zaman en çok iç organlar üzerinde etki yapar.
HER TEKNİK SERİSİ SONUNDA YAPILMASI GERKLİ NEFES ALMA EGZERSİZLERİ
Son tekniği tatbikinden önce ve sonra öndeki ayak hachiji-dachi şeklinde geriye çekildiğinde aşğıdaki nefes alma egzersizleri yapılmalıdır:
Yumruklarınızı açarken çabucak ufak bir miktar havayı dışarı verin ve öndeki bacağı hachiji-dachi şeklinde geriye çekin. Derhal ve parmaklarınız açık şekildeyken derin derin nefes almaya başlayın ve aynı zamanda yumruklarınızı sıkın. Nefes alma esnasında yumruklarınızı kalça ile aynı hizaya gelecek biçimde tutun. Avuçlarınızın yönü vücudunuza doğru, dirsekleriniz ise arka tarafa iter biçimde olmalıdır. Nefes alma sınırına geldiğiniz zaman yumruklarınızı aşağı doğru itin ve yavaşça ancak kuvvetli bir şekilde nefes vermeye başlayın. Bu arada hara ve omuz altındaki kaslar büzülmelidir. Nefes vermeniz bitince yumruklarınızı açın ve ellerinizi vücudunuzun hemen arkasında tutarak avuçlarınızla aşağı doğru itin ve aynı anda mümkün olduğu kadar derin nefes alın. Bu nefes alma sırasında avuçlarınızı aşağıya bastırırken başınızın tepesini yukarı uzatmaya çalışın, tüm vücudunuzu gerin ve ayaklarınızın ucunda yükselin. Bu hareketleri o kadar ahenkle yapın ki nefes almanızın bitişi ile vücudunuzun azami yükselişi aynı anda gerçekleşsin. Nefes alma sınırına geldiğiniz zaman ayak topuklarınızı yere bastırın, yumruklarınızı sıkın ve aynı anda harayı gererek nefes verin. Bu noktada öğretmeninize selam vermek üzere eğilmeniz adettendir. Daha sonra hachiji-dachi’ye geçip sonraki teknik için hazır bekleyin. Bir seri teknik sonunda bu nefes alıp-verme metodu kana zengin oksijen temin edilmesini sağlar. Vücut oksijene aç olduğu taktirde kaslar gerektiği gibi çalışmazlar ve sonuçta tutulmalar ve kas arızaları ortaya çıkabilir. Ayrıca bu şekilde nefes almak damarlar ve kalp için de faydalıdır.
Not: Nefes alırken hava burundan alınmalı, nefes verirken ise ağızdan verilmelidir. Nefes alırken vücut gevşek (rölaks) verirken ise gergin olmalıdır.
MOKSO: DERİN NEFES ALMA VE ZİHİN KONTROLU
Mokso yapmak için elleriniz kucağınızda dizlerinizin üzerine çökün. Burnunuz ile göbeğiniz aynı hizada olacak şekilde dikleşin. Gözlerinizi kapatarak dizlerinizi yaklaşık olarak iki yumruk genişliğinde açın. Yavaşça nefes alın ve nefes alırken havanın içinizde geçtiği yolları zihninizde canlandırmaya çalışın. Burundan giren hava yüzünüzden alnınıza ve başınızın tepesine doğru çıkar, ensenizden aşağı doğru omuriliğiniz yoluyla iner. Vücudunuzun altından dolaşıp haraya (karın boşluğunun alt kısmı) doğru yükselir. Haraya girer ve gittikçe ufalan daireler izleyerek döner ve sonunda son derece ufak (sonsuz küçüklükte) bir noktaya erişir. Hava bu noktaya eriştiğinde nefes almanız da azami sınırına varmış olmalıdır. Yavaşça nefes vermeye başlayın ve havanın o noktadan gittikçe büyüyen aksi yönde dönmesini, yukarı doğru karına boşluğuna, solar plexusa, göğsünüze, boğazınıza yönelmesini ve en sonra ağzınızdan dışarı çıkmasını zihninizde canlandırın. Nefes alırken karın gevşek, verirken gergin olmalıdır. Bu işe yeni başlayanlardan pek çoğunda ilk devir (nefes alma+nefes verme) 15 saniye tutulmalıdır. Öğrenci ilerledikçe bu süre 20 saniye olmalıdır.
NOT: Yine de bu süreler sadece bilgi vermek için olup, her öğrenci kendisine adapte edebilir.
Her antreman sonunda 1 dakika Mokso yapılmalıdır. Vücudun gevşemesi ve zihnin sukünet bulması için çok faydalıdır. Sonunda öğrenci hislerinin gel-gitini kontrol etmesini öğrenecektir.